Sedef Yürekli Kadınlar (Tez-Koop-İş Kadın, 2020)
- meltem alkur
- 30 Haz 2020
- 3 dakikada okunur
Şanlıurfa'nın yaklaşık 120 km batısında bulunan Halfeti ilçesi, Güneydoğu Anadolu'nun saklı cenneti olarak bilinmektedir.

2000 yılında inşa edilen Birecik Barajı nedeniyle Halfeti’nin bir kısmı ve bazı civar köyler sular altında kalmış, ilçenin büyük kısmı Yukarı Halfeti’ye taşınmıştır. Baraja rağmen Halfeti, Savaşan Köyü minaresi gibi Fırat Nehri’ne direnen kültürel ögeleri ile zamansal bir yolculuk sunan dalış turizmiyle son yıllarda pek çok turistin odak noktası olmaktadır. Yine de, Halfeti’yi Halfeti yapan sadece sular altında bıraktıkları değil, aynı zamanda su üstüne çıkardıklarıdır.
Sedef; istiridye ve midye gibi canlıların kabuklarının şekillendirilmesiyle elde edilen sert bir taştır.
Fırat’ın derinliklerinde de bolca bulunan kabuklar nehrin çekildiği zamanlarda toplanmakta ve sedef kakma sanatının ana maddesi olarak kullanılmaktadır. Çok eski bir sanat olduğu söylenen sedef işlemenin 1960’larda Suriye’den Gaziantep’e pistol tabancalarla getirildiği söylenmektedir. Halfeti ise bu sanatla 1970’lerde tüfekçi Fikret Demir sayesinde tanışır. 1976 yılında Mehmet Açar (56), Fikret Usta’nın çırağı olur ve kendini sedefe verir. Böylelikle Halfeti’deki pek çok kadının hayatına dokunacak bir sanat yaygınlaşmaya başlar.
2010 yılında Halk Eğitim Merkezi’ne bağlı olarak açtığı kursla neredeyse 200 kadına bu sanatı öğreten Mehmet Usta yöre kadınlarının içinde bulunduğu durumu şöyle anlatır:
“Bu toprakların kadını çok sahipsizdir. Eve kapalı kalırlar. Ben isterim ki eşim bana muhtaç olmasın. Kadınlar kendi özgürlük bayraklarını çeksin. Öğrendikleri sanat altın bilezikleri olsun. Buraya gelen çoğu kursiyerimin maddi manevi hep bir sıkıntısı, tasası olur ama sedef onlara terapi gibi gelir. Sedefe nasıl şekil verip ahşabı ona göre oyuyorlarsa bu sanatı icra ettikçe aynı şekilde hayatlarına yön vermeye sağlıklı düşünmeye başlarlar. Diğer kursiyerlerle kurdukları arkadaşlıklar ettikleri muhabbetler onlara ikinci bir yuva gibi gelir.”

Kadının ekonomik özgürlüğüne bu kadar önem veren Mehmet Usta; Van, Bayburt, Adıyaman gibi illere kadın usta öğreticiler yetiştirmiştir. İlk öğrencilerinden biri olan eşi Safiye Açar (43)da Halfeti’nin Argıl Köyü’nde 5 yıldır usta öğreticilik yapmaktadır ve şimdiye kadar o da 50 öğrenci yetiştirmiştir:
“17 yıldır işin içindeyim ama 5 yıldır usta öğreticilik yapıyorum. Bu civardaki pek çok kursiyer gibi beni de eşim Mehmet Açar yetiştirdi. Yukarıgöklü, Yeşilözen, Sütveren olmak üzere Halfeti’nin 16 köyünde biz kadınlar bu kursa öğreticilik yapıyoruz. Bunu sadece bir iş olarak görmüyorum. Sedef işlemek o kadar zevkli ki insan tüm sıkıntısını unutuyor. Her türlü olumsuzluğu çekicin ucunda bırakıyor. Yeri geliyor insan sabırlı olmayı öğreniyor. Desenleri nakış gibi işlerken sabretmesi gerektiğini biliyor. Burada öğrencilerimle bir aile gibiyiz. Gülerek eğlenerek kendi paramızı kazanıyoruz. 5 öğrencim şu an farklı yerlerde usta öğreticilik yapıyor. Umarım önümüzdeki yıllarda diğer öğrencilerim de kendi kurslarını açarlar. Ayrıca 8 yaşındaki kızım Rahime Gül’e de bu sanatı öğretiyoruz. Küçük yaşına rağmen çok iyi telleme yapıyor, sedef işliyor.”
İlk 6 ay İŞKUR'a kayıtlı olan kursiyerler günlük 40 lira gibi bir ücret alıyor. Öğrenciler 6 ayın sonunda bir ödeme almadan atölyeye gitmeye devam edebiliyorlar Böyle zamanlarda yaptıkları çalışmalardan biri Halfeti Halk Eğitim Merkezi’ne diğeri ise kendilerine kalıyor. İşledikleri ürünü halk eğitime veya isteyenlere satabiliyorlar ya da çeyizlerine kaldırıyorlar. Aslında yine kazanç elde etmeye devam ediyorlar. Mehmet Usta’nın bu yılki öğrencilerinden Medine Başak (23) sedef serüveniyle ilgili şunları söylüyor:

“Sedefe başlarken el becerim var mı diye tereddüt ediyordum. Çünkü nasıl bir sanat olduğunu yapıp yapamayacağımı bilmiyordum. İlk gittiğim sıralar bayağı zor geliyordu sonuçta tozlu topraklı bir iş. İlk aylar sedef şekillendirme makinesinin başına geçmeye çekiniyordum. Kaç kere parmak uçlarımdaki deriler attı ama pes etmedim. Yaptığın işi eline aldığında her şeye değdiğini anlıyorsun. Yaptıkça daha güzelini yapmak daha çok çalışmak istiyorsun. İnsanın, özellikle de bir kadının, kendi el becerisiyle kendi parasını kazanması çok güzel. Günlük 40 lira alıyoruz. Bu para kimine göre çok az gelebilir ama ben memnunum, ihtiyaçlarımı kendim karşılıyorum. Aynı şekilde evli kursiyerler eşlerine bağlı olmuyorlar, kendi ayakları üzerinde duruyorlar. Buralarda evladını okutmakta zorlanan insanlar var. Onların cüzi bir miktar da olsa hem kazanıp hem kendilerini geliştirmesi çok değerli. İleride bir sedef kakma ustası olabilirler.”

Geleneksel bir el sanatından çok daha fazlası olan sedef kakma sanatı Halfeti’de ve usta öğreticilerin kurs açtığı diğer illerde pek çok kadının ekonomik özgürlüğü olmaya devam ediyor. Gerek Mehmet Usta gerek Safiye Usta bu sanata merakı olan herkesin özellikle de kadınların gelip kurslara katılmasını ve kursiyerlerin sedef işlemeciliği Türkiye’nin dört bir yanına yaymasını istiyor. Daha çok kadının sedefle tanıştığı yarınlara…
Comments